Bu kasetin benim için önemi büyük zira kendileri bu hayatta satın aldığım ilk heavy metal kaseti oluyorlar efendim. 1990 yılının soğuk kış döneminde, İstanbul Göztepe'de küçük bir müzik mağazasından edindiğimi hatırlıyorum. İçeriye girmiş ve gayet saf bir şeklide heavy metal kaset istiyorum diye sormuştum. Tezgahın diğer tarafındaki gözlüklü abi bana gülümsedi ve arkasındaki raftan bu kaseti alıp bana verdi. Kapak resmini görür görmez vuruldum. Zaten nerd olduğum için benim gibi bir müşteriye çıkartılacak en iyi üründü bu. Esnaflık ayrı bir zanaat. Neyse efendim kaseti üç kuruş harçlığımı ortaya koyarak satın aldım ve cebime atıp heyecanla evin yolunu tuttum. Sonra karar değiştirip tren istasyonuna inmeye karar verdim. Bir bankta oturup batan güneşin son ışıklarını ve geçen banliyö trenlerini izleyerek kasetin jelatinini itinayla açmaya koyuldum. Peşinden okul çantamın içinden çıkarttığım walkman'ime yerleştirdim. Çalma tuşuna bastıktan sonra artık dünya eskisi gibi olmayacaktı.
Ne kadar süre o bankta oturduğumu hatırlamıyorum ama havanın kararmış olmasını da hesaba katarsak herhalde bir saat kadar kalmış olmalıyım. Tüm albümü dikkatlice dinledikten sonra daha fazlasını istediğimi hissettim. O günden sonra artık heavy metal müzik hayatımın bir parçası olmuştu. Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz kaset bu yazıyı yazdığım 2015 yılında tam yirmi beş yaşında. Bazı değerler baki kalmalıdır. Güneş görmeyen ve nemden uzak kaset dolabımda koruduğum eserlerden birisi de bu şüphesiz. Dolaptan çıkartıp her bu kasete bakışımda tren istasyonundaki o ilk gün aklıma geliyor. Bu müzikle ilgili en sevdiğim şey, asla moda olmaması ve böylelikle de modasının da geçmemesi. Adamlar ne albüm yapmış be! Kapak resmi hala çok etkileyici geldiğine göre gaddar hayat nerd olma özelliklerimi yeterince törpülemeyi başaramamış diyebiliriz sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder