1994 yılında, hayal gücümüzü sonsuza dek etkileyecek bir proje geldi sinemalara. Bir çizgi roman uyarlaması olan The Crow'u ilk izlediğimde henüz üniversite ikinci sınıfa gidiyordum. Gelecekte ne mesleğe sahip olacağıma karar vermiş olmamın ikinci yılıydı ama bir çok arkadaşım gibi benim de aklım hala gökteki bulutlarda idi. Rüya aleminde gibi ortalıkta gezdiğimiz o dönemde sinemaya gelen film, beni derinden etkilemişti. Sadece beni değil tabi. Bağdat caddesinde The Crow makyajı ve kıyafetleri ile paten kayan genç erkekler gördüğümü hatırlıyorum. Filmi bir senede en az on defa izlemişimdir herhalde. Karaktere can veren Brandon Lee, bütün genç erkeklerin idolü olmuştu. Ne yazık ki film çekimleri sırasında aradan geçen onca yıldan sonra bile çözülemeyen veya çözülmesinin önü kesilen elim bir kazada can vermişti. Beyaz perdede izlediğimiz adamın artık yaşamadığını bilmek de bize acı veriyordu. Bizden önceki nesil belki Bruce Lee'yi çok sevmişti ama bizim kahramanımız onun oğlu olan Brandon olmuştu.
Filmde şüphesiz Brandon'ın bir Rock müzik grubunda gitarist olması da beni etkileyen unsurlardan birisiydi. Omzunda onu hayata bağlayan kargası ve elinde elektro gitarıyla çok havalıydı Brandon. Hele ki kablosunun ucunda çatıdan aşağıya sallanan bir amfiye bağlanmış elektro gitarıyla kente karşı müzik yapış sahnesi vardı ki, sinema tarihinde beni bundan daha çok etkileyen bir sahne olmamıştır sanırım. 1994 şüphesiz kasetlerin hala rağbet gördüğü dönemdi. Bu filmin müziklerini içinde barındıran albüm, Türkiye'de de basılmıştı. Hemen aldım tabi. Şimdiki aklım olsa CD'sini de alırdım ama sanırım o dönemde henüz bir CD çalarım yoktu. Brandon geçti gitti bu tuhaf hayattan ama müzik kaseti hatıra kaldı bizlere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder