2 Ocak 2016 Cumartesi

JUDAS PRIEST - JUGULATOR


1997 yılı kış aylarında, Eskişehir'in o insanın üzerine çöken karanlık günlerinden birinde aldım bu kaseti. İlk zamanlar eğlenceli gelmişti bu kent ama zamanla, özellikle kış mevsiminden hoşlanmaz oldum ondan zira gri binaların üzerine çöken yine o gri bulutlar aylarca yerinden kıpırdamadan duruyordu sanki. Bu albüm de öyle bir günde satın alındı her zaman olduğu gibi Esnaf Sarayından. Jelatinini açıp walkman'e koyduğumda başlayan makine sesleri ile oluşturulmuş intro, hemen ruhumu sarmaya yetti. 'Painkiller' isimli albümlerinin üzerinden pek bir zaman geçmişti. Parmak hesabıyla bakalım. Sanırım yedi sene olsa gerek. Evet. Bayağı uzun bir süre albüm yapmamış bu herifler. Eserin en ilgi çekici yönü, kemik kadronun baş kemiği solist Rob Halford'un grupla yolunu ayırmış olması. Yerine en az onun kadar iyi ve daha genç bir solist olan Ripper Owens gelmişti. O gri kaldırımlarda, başım önüme eğik şekilde yürüyerek devam ediyordum introyu ve peşi sıra Ripper'ın çığlıklarıyla başlayan şarkıyı dinlemeye. Aslında tam da o zaman karar verdim genç sanatçının doğru bir seçim olduğuna ve en az Rob kadar iyi olduğuna. Şüphesiz iki sanatçının sesleri birbirine benzese de yorumlarında farklılıklar vardı. En belirgin fark ise Ripper'ın daha saldırgan bir vurgusunun olmasıydı. Rob'un yorumu daha klasik ve masum kalıyordu onun yanında. İkisini de Judas Priest kadrosuyla dinlemiş olmaktan büyük keyif aldım doğrusu.

Albümü eve dönene kadar dinedim ve sanırım en az dört şarkı dinlemiş olmalıyım. O gün kararım şu olmuştu. Bu albüm Pain Killer'ın devamı niteliğindeydi. Oysa herkes öyle düşünmüyordu. Ne albümü ne de yeni solisti beğenmeyen bir kesim söz konusuydu. Çok klişe bir tavır sergilediklerini düşünmüştüm. Değişim, beklentileri karşılayamayacak cinsten olmadığı gibi, hayal kırıklığı yaratacak türden de değildi. Tam da olması gerektiği gibiydi. Judas Priest elemanlarının daha iyisini bulabileceklerini sanmıyordum. Ripper solist performansının adeta dinleyiciyi ezip geçtiği gibi, albümdeki besteler ve gitar tonları da yıkıyordu ortalığı. Bence dört dörtlük bir albüm olmuştu 'Jugulator'. Albümün ismi olan by kelime demek bilmiyorum ama böyle yarı insan yarı makine bir şeyler çağrıştırdığı şüphe götürmez. Adamlar yapmış. Çok kırbaç yedi bu kaset walkman'de. Aylarca dinledim. Her notasını ezberledim. Ardından Akmar Pasajındaki Atlantis Müzik, plağını getirdi albümün. Onu da aldım koydum koleksiyonuma. Bu yazıyı yazdığım 2016 yılının ikinci gününde henüz CD sürümü koleksiyonuma dahil olmuş değil ama onu da alıp seti tamamlamayı düşünüyorum. En sevdiğim parçanın 'Abductors' olduğunu da ekleyip bu yazıyı bitiriyorum efendim. Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder